24 Nisan 2007 Salı

Istanbul 6. Ekoloji Fuarı kapsamında, 19 Nisan 2007 tarihinde, Toprak Ana Platformu’ndan Cem Birder'in kolaylaştırıcılığını yaptığı panele, katılımcı bir izleyici topluluğunun yanısıra, Sn. Canan Ketenci (Mimarsinan Özel Okulları), Sn. Meral Bilgin (Zeynep Mutlu Vakfı, Kemer Koleji), ve Sn. Nedim Yeşiltepe (Halime Bulduk İlköğretim Okulu) panelist olarak katıldılar.



* 21. yüzyılda teknolojik imkanlar hayatımızın her köşesinde farklı kolaylaştırıcılıklar sağlarken, diğer yandan sorgusuzca kabullenilen endüstri ve tüketim zinciri üzerinde oluşan yeni ürün ve kavramlar, paradoksal olarak, toplumsal ve bireysel yaşam değerleri üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara sebebiyet vermektedir.

* Özellikle gelecek nesillerin sosyal, ekonomik ve ahlaki değerlerini oluşturacak olan çocuklarımızın karşılarındaki imkan ve tehditleri ayırt edebilmesine en önemli destek ve yönlendirici konumda olan aileler ve okullardaki eğitmenler, önerdikleri pratik uygulamalar kadar kendi yaşam motiflerini aynı paralelde buluşturmaları ile
başarılı olabileceklerdir.

* İklim değişikliği ve buna bağlı doğal afetler ile enerji darboğazları henüz hissetmediğimiz çok yaşamsal farklı sorunları karşımıza çıkaracaktır. Örneğin şehirlerde gıda alanında bugüne dek görülmemiş bir pahalılık ve kıtlık yaşanması hiç de şaşırtıcı olmamalıdır. Ancak bu yönde hiçbir uyarı, bilinçlendirme veya hazırlık göze çarpmamaktadır.

* Çocuklarımızın herşeyi hazır bulduğu bir dünya sadece bir ütopyadır; ancak şehirlerimizin bir bölümünde aileler, okullar ve etraflarını çeviren tüm imkanlar bunu sürdürülebilirmişcesine halen yaşatmaktadır. Bu bir iyilik değildir; yaşamsal ve sonuçları ağır bir aldatmacadır.

* Toprağın yaşamın kaynağı olduğunu sadece kitaplardan görüp, hayalinde bilgisayarda en etkin tüfek ve imha gücü yüksek bombalarla daha çok bölge işgal etmenin hazzını özleyen çocuklara, tüm teknik derslerinin başarısı doğrultusunda vereceğimiz diplomalar dünyanın ve kendi geleceklerinin gerçekten birer teminatı mıdır?

* Okul programlarının yaşamsal değerlerin pratik uygulamalarını, sadece kulüp, seçmeli ders veya kamp başlıklarında değil, eğitimin önemli bir amacı olarak ana müfredatlarına alması sağlanmalıdır.




* Çocuklarımızın geleceği ve sürdürülebilir bir dünya için, gıdalarımız ve sağlığımız için toprak anayı daha iyi tanımak, yerel tohumları, yerel kültürleri, bilgeliği, adil ticareti görmek, anlamak ve paylaşmak istiyoruz. Tüketimin ve karlılığın maksimize edildiği bir dünyanın kaynakları ergeç son bulacaktır. Şehir ve köy arasındaki uçurumları köprülerle bağlamak, el ele tutuşturmak istiyoruz. Tüm bunları ahlaki birer sorumluluğun ötesinde, artık en temel yaşamsal ihtiyaçlarımız için istiyoruz; tükenen dünyanın ve geleneksel değerlerimizin yeniden yeşermesi için istiyoruz.


* Okullarımız dahilinde veya bağlı bulunduğumuz ilçe ve belde belediyeleri tarafından sağlanabilecek yeşil alanlarda ortak kullanımlı olarak kurulacak ekolojik bahçeler önemli bir proje adımıdır. Buna parelel olarak okul yemekhane ve kantinlerinde kullanılacak ve satışa sunulan ürünler için daha seçici kriterler oluşturulması, kontolsüz ilaçlama, hormon ve GDO'lara maruz bir tüketim ortamında, gıda güvenliği ve sağlık açısından da büyük önem taşımaktadır. Panelin düzenlendiği gün yayınlanan bir haberde, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından 'Kantin, Kafeterya, Büfe, Çay Ocağı, vb. Yerlerin Taşıması Gereken Gıda Güvenliği ve Hijyen Şartları' ile ilgili bir genelge hazırlandığı müjdelendi.

* Ailemiz için, kurumlarımız, çevremiz ve ülkemiz için koruyucu adımlar oluştururken, doğanın evrensel kurallarına saygılı, biyoçeşitliliğin, kültürel değerlerin ve diğer bozduğumuz/tükettiğimiz dünya kaynaklarını tamir edebilmek için gerekli tüm ayrıntıları çocuklarımızın kalbiyle hissetmeye ve onlarla birlikte düşünmeye başlamamız gerekiyor.

Önerilerimizin somut sonuçlar oluşturabilmesi için, model bir proje olarak öncelikle İstanbul Milli Eğitim İl Müdürlüğü veya Valiliğin bu alanda destek verebilecek İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ile (Milli Eğitimle koordineli olarak) yürütülen Çevre Eğitim ve Uygulama Projesi kapsamında iletişim kurulması, söz konusu kavramlar ve izlenecek metodoloji için konuyla ilgili akademisyen ve sivil toplum kuruluşlarının davet edilmesi ve geniş katılımlı bir toplantı organizasyonunun oluşturulmasının doğru olacağı görüşündeyiz.

Cem Birder